Pınar Yağcıoğlu Akademik Bakışa Senaryo & Reyting İlişkisini Anlattı

Pınar Yağcıoğlu Akademik Bakışa Senaryo & Reyting İlişkisini Anlattı

Senarist & Yazar Pınar Yağcıoğlu Akademik Bakış Programında Prof. Dr. Michael Kuyucu’nun konuğu oldu. Pınar Yağcıoğlu Akademik Bakış’a senaristliğin zor yönlerini , reytingler hakkındaki düşüncesini ve bir senaristin reytingler yolu ile piyasayı takip etmek zorunda olduğunu anlattı.  Yağcıoğlu’nun programda anlattıklarının satır başları şöyle:

İnsan İşini Seviyorsa O İş Zor Değildir

Butik olmanın zorlukları nedir, tabii ki şimdi özellikle ana akımı yazan arkadaşlar için onlar çok büyük bir ekip halinde yazıyorlar ama dizi süreleri çok uzadı ve haftalık sürekli yetiştirilmesi gereken bir şey var. Dizi endüstrisi bir tık daha sistemli ve düzgün çalışmayı gerektiriyor. Ben yine de buna bir zorluk olarak bakmıyorum açıkçası çünkü sevdiğiniz işi yaptığınız zaman bir beyaz yakalıda mesela saatlerce mesai yapıyor ama sevdiği işi yapıyorsa ona zor gelmiyor.

Bizim iş de onun gibi ama tabii ki özellikle sektörün çalışma yoğunluğu akıl mantıkla anlatılabilecek bir şey değil gerçekten gönülden ve severek yapılması gereken bir şey olduğunu düşünüyorum.


Senarist Üretmediği Zaman Mutsuz Olur

Bence bir şey yaparken değil de bir şey yapmıyorken zorlanıyor senarist. Yani hayalindeki şeyi hayata geçiremediği zaman ya da doğru alıcı bulamadığı zaman alıcıdan kastım seyirci ya da o işin yapılmasına olanak sağlayacak yapımcı, yani kendisine inanan kişileri bulduktan sonra isterse saatlerce çalışsın isterse 3-4 saatlik uykuyla bir şeyler yapsın ben kendi adıma mutlu oluyorum. Yeter ki yazdığım hayal ettiğim şeye bir alıcı olsun karşısında bir izleyicisi olsun bir şeyler ortaya çıksın.

Dizileri elimizden geldiğince takip etmeye de çalışıyoruz. Oturup gerçekten bütün dizileri izlemek zor ama gerçekten çok çeşitli çok güzel içerikler var oturup hepsini izleyecek zamanı tabii ki bulamıyoruz ama arada bizim de seçmece takip ettiğimiz şeyler oluyor.


Reytingler O Dönem İzleyicinin Zevklerini Gösteriyor

Reyting dediğimiz konu çok tartışılacak bir konu olabilir o reyting bize doğru veriyi veriyor mu vermiyor mu bu sektörde çok tartışılan bir konu ama ben şu anda doğru veriyi veriyor kabul ederek bunların hepsini yorumlayayım. Çünkü o reytingler bir şekilde o işin başarısını ölçümlüyor ve bu reytingler iyi geldiğinde o işteki arkadaşlar seviniyorlar kötü geldiğinde maalesef işin kalkması gibi artık yayımlanmaması gibi konular söz konusu olabildiği için reyting verisi tartışmalarını bir kenara bırakıp doğru veri olarak kabul ederek bu yorumu yapmak istiyorum.


“Bahar” Dizisi Bir Umut Hikayesi

Tabii ki bu reytingler aslında seyircinin ne izlediğini o anda neyden hoşlandığını o dönemin sosyolojik şartları içerisinde toplumsal gündemi içerisinde nelerden mutlu olduğunu gösteriyor. Kimi zaman çok aksiyonel işlerin çok sevildiğini görüyoruz son zamanlarda biraz daha yumuşak işlere de kaydığını düşünüyorum, seyirci daha yumuşak daha motive edici umut hikayesi olacak hikayeleri özlediğini düşünüyorum. “Bahar” dizisi buna örnek olabilir.

Senarist Kitle Beğenisini Takip Etmek Zorunda

Yine bu yumuşak bir şeylerin daha su akar yolunu bulur sistematiğinde yürümesinde biraz “İnci Taneleri” de örnek olabilir ama “Bahar” tam bir umut hikayesi bence. Bahar çok doğru bir örnek. Bu dönem seyirci bunları izlemekten hoşlanıyor. Bu bizi nasıl etkiliyor seyirci ne seviyor’u bizim sürekli ölçmemiz gerekiyor. Evet ben yazarlığı ve bir şeyler yazmayı çok seviyorum ama bunun bir meslek olarak seçtiğinde kendin için yazmaktan çıkıyor oluyorsun bir kitlenin beğenisine sunuyorsun yaptığın şeyi ve o kitle ne kadar beğenirse sen de mesleğini o kadar güzel icra edebiliyorsun. O yüzden de o kitle beğenisini sürekli takip etmen gerekiyor. Bence medyadaki diziler de buna çok güzel bir olanak sağlıyor diyebilirim.

Program Videosu:


Program PODCAST Kaydını Dinlemek İçin Tıklayın: