Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali eş kurucusu Pınar Öncel, Akademik Bakış’ta Michael Kuyucu’ya 01-05 Aralık 2021 tarihinden düzenlenen “Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali” ni ve bu film festivalinin amaçlarını anlatıyor.
Bu Festivali 2008 Yılından Beri Düzenliyoruz
Bu festivalin 2008 yılında ilkini düzenlemiştik. Bizim için sürdürülebilirlik çok önemli bir konuydu bir grup arkadaş birlikte bu konu etrafında bir araya geliyorduk. Birlikte bir şeyler yapmak istediğimiz dönemde profesyonel olarak da bütün çalışmalarımızı bu alana yönlendirmek istediğimiz, heyecanın yüksek olduğu bir dönemde filmlerinde etkisinin çok yüksek olduğunu ve aslında ilk etapta insanların bu konuda bilinçlenmesi gerektiğini ve bu kavramın doğru anlaşılması gerektiğini düşündüğümüz için bir film festivali organize etmeye karar vermiştik ve o gün başlayan bu macera 2008 senesinde Kasım ayında gerçekleşti.
Festivali Yirmi Şehirde Eş Zamanlı Yaptığımıza Zamanlar da Oldu
İstanbul’da her sene kendini yenileyerek tekrar ederek yeni öğrendiğimiz bir çok deneyimlerimizden öğrendiklerimizle yenilikler beklediğimiz bir etkinliğe dönüştü. Birçok şehirde eşzamanlı gerçekleştirdiğimiz yıllar oldu. 20 şehirde eşzamanlı yaptığımız zamanlar oldu açık kaynak bir festival formatıyla. Yerel ekipler ile sivil toplum kuruluşları ile birlikte işbirliği yaparak herkezin kendisine uygun bir festival organize etmesini eşzamanlı sağladığımız dönem oldu.
Filmciler Daha Tutkulu Olabiliyor
Pandemi dönemi ile iki senedir de çevrimiçi organize ediyoruz. Bu da yeni bir durum. Bundan sonra da hibrit devam ederiz diye düşünüyorum. Özledik tabii fiziksel festivali. Bir yandan da çevrimiçi olunca Türkiye’nin her yerinden erişim oluyor o da çok güzel. Belgesellerin çok etkili olduğunu fark ettik. Tabi ki bütün belgeseller değil, farklı belgesel türleri var. Bizler gibi sürdürülebilirlik konusunda veya sürdürülebilirlik perspektifinden bakıldığında bir alt başlıkta daha tutkulu oluyorlar filmciler. Bazı hikayelerin peşinde gerçekten etki odaklı yani hem gerçekleri ortaya çıkaran bir yandan da gerçekten harika işler yapan insanlar var. Onlara ilham vermek için onların hikayelerini aktarmak isteyen yönetmenler var. Biz bu filmlerin etkisini fark ettiğimizde ne kadar bilgili olursak olalım ne kadar paylaşırsak, konuşursak konuşalım yılların içerisinde çekilmiş bir sürü insanın emeğinin olduğu bir işin bir saat içerisinde böyle hap gibi özetlenmiş bir belgesel kadar etkili olamayacağını anlamıştık.
Davet Ettiğimiz Yönetmenler de Oldu
Kısa filmlerde aynı şekilde kısa metrajlı belgeseller uzun metrajlı belgeseller çok etkili filmlerin olduğunu gördüğümüzde bu film festivali yapmaya karar verdik. Bir yandan da dünyanın her yerinden bu hikayeleri gösteriyoruz ama Türkiye’de de çok güzel örnekler var. Türkiye’de de bir çok çalışma yapan insanlar var. Onları da hep konuşmacı olarak davet ettik. Yani yönetmenleri davet etmek yerine filmlerin ardından o filmlerin içerisinde yer alan konuyla alakalı “Türkiye’de kimler neler yapıyor”u konuşmak istedik ve böyle bir formatımız oldu.
2021 Yılında 21 Belgeselimiz Yer Alacak
Bu sene yine çevrimiçi Pandemi nedeniyle 21 adet belgeselimiz var. Hepsi de farklı konular içeriyor iklim değişikliğinin farklı boyutlarını ele alan özel girişimciler, denizlerle ilgili filmlerimiz var bu sene, su ile ilgili, biyotaklit konusu var, yine gıda her sene olduğu gibi gıda ve tarım sistemleri ile ilgili filmlerimiz var. Farklı bireysel ölçekte veya topluluk ölçeğinde veya şirket kurum ölçeğinde değişim yaratan insanların hikayelerini konu alıyor.
Film Gösteriminden Sonra Söyleşi Etkinliklerimiz de Oluyor
Filmlerin arkasından biz bir çağrı yapıyoruz. Bu filmleri bu seçkiyi programı inceleyen Türkiye’deki bütün bu alanlarda çalışan sivil toplum kuruluşları, aktrisler, kurumlar, sosyal girişimciler kendi bağımsız Çevrim içi söyleşi etkinliklerini organize edebilmesine olanak sunuyoruz. Festival çerçevesinde seçtikleri filmin ardından bir etkinlik başvurusu yaptıklarında bizim programımızda onlara yer ayrılır ve filmleri izleyenler filmlerin ardında yer alan 45 dakikalık yan etkinlik bölümlerine katılıyorlar. 2020 yılında 20 küsür yan etkinliğimiz olmuştu. Çok canlı geçiyor katılımcılarla etkileşimli oluyoruz. 1000 küsür kişi katılmıştı. Etkinliklere geçtiğimiz sene. Böyle bir çağrımızda oluyor buna programda yer veriyoruz.
Festivale Başvuranların Sayısı Her Yıl Artıyor
Festivale katılmak için bize başvurulanlar da oluyor biz kendimiz de araştırıyoruz. Yıllar içerisinde de bir çok yönetmen ile yapımcı ile ve özellikle bu konuları eğilen dağıtım firmalarıyla çalışıyoruz. Aslında bizim gibi sürdürülebilirlik konusu ile ilgili dünyanın değişimi ile ilgilenen yaratıcı sektörden bir çok insan var ve biz bu insanlarla etkileşim ve iletişim içerisindeyiz. Belli bir zaman içerisinde tabii ki bu bağlar kuruldu. Aynı zamanda biz profesyonel olarak da sürdürülebilirlik alanında çalıştığımız için bütün dünyayı takip ediyoruz. Bazen bazı hikayeleri yakalayıp onların filmi var mı diye peşine düşüyoruz. Yani aktif bir şekilde film arıyoruz. Bunlar kısa filmler olabilir, tanıtım filmleri olabilir.
Biz Filmden Sonra İzleyicinin Hayatında “Ne Değişiyor”a Bakıyoruz
Biz filmci gözüyle bakmıyoruz. Biz bu filmi izleyen film bittikten sonra “hayatında ne değişiyor? nasıl bir etki yaratıyor?” gözüyle bakıyoruz hikayelerin önemi bizim için o açıdan önemli. Çünkü değişim yaratmak için festivali ve filmleri kullanıyoruz. Sonuçta bu bir araç bizim için. Aslolan yaşamın sürdürülebilirliği. Bu sürdürülebilirlik kavramı çok geniş, çok genel bir kavram. Herkes başka bir şey anlayabiliyor ve sıfat olarak “devamlılık anlamında” her konunun başında kullanılabildiği için, biz odağında yaşamın kalması, gözle görülmeyen ilişkilerin görünür olması gibi konuları önemsiyoruz. Bu şekilde bize başvuran filmler arasından seçim yapıyoruz.
Türkiye’nin Dünyadaki Yeri Kötü Değil
Türkiye’de sürdürülebilirlik kavramı hakkında alınan yol hakkında çok net bir şey söylemek zor. Tabi ki gençler arasında çok daha yüksek bir bilinç olduğunu gözlemliyoruz, ama Türkiye genelinde ne kadar yaygınlaştırabiliriz bunu tespit etmek kolay değil. İklim değişikliği konusunda ciddi bir endişe olduğunu bazı anketlerden duyuyoruz, biliyoruz. Kurumların bazıları özellikle uluslararası kurumlar, sürdürülebilirlik konusunda bir takım çalışmalar yapıyorlar. Paris iklim anlaşmasını son olarak dünyada en son imzalayan ülkelerden biriyiz, çok yakın zaman önce mecburen onaylandı. Bu açıdan bakıldığında ve şu ana kadar yapılmış olan altyapı biz bu yola nasıl gireceğiz? Bir buçuk derecelik sıcaklık hedefi için yapmamız gerekenler nedir? Konusunda maalesef dünyaya baktığımızda çok iyi bir durumda değiliz ancak potansiyeli olan bir ülkeyiz.
Bir Mozaik Gibi Farklı Konuları Bir Araya Getiriyoruz
Hem bu yaşayan insanlar için hem ekonomi için hem bütün sosyal sistemimiz için ekoloji için, iyi dünya için, iyi gelecek kuşaklar için ve bütün canlılar için iyi. Yani aslında bu alanda yapılan bütün çalışmalar kısa vadede bazı bedelleri ödememiz gerektirse de uzun vadede düşündüğümüzde herkesin karlı çıktığı her anlamda faydalandığı adımlar olacaktır. Biz de bunun örneklerle birlikte Türkiye’yi özeline çekmeye çalışıyoruz ki, bakın burada bunlar yapılıyor, Kostarika de böyle yapılıyor, Kanada’da bir bölgede bu yapılmış, Afrika’da güzel şeyler yapılmış demek gibi. Dünyanın her yerinde var örnekler bizde de var, yerli belgesellerimiz de oluyor. Bütün bunları bir mozaik gibi farklı konularla bir araya getiriyoruz yapboz gibi.
Program Podcast Kaydı: