Yaşar Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ümit Atabek, CRI TÜRK’te Doç. Dr. Michael Kuyucu’nun hazırlayıp sunduğu “Akademik Bakış” programına konuk oldu.

Üniversite hakkında bilgiler veren Prof. Dr. Ümit Atabek, “İzmir üçüncü büyük kentimiz ve Türkiye’nin önemli kentlerinden biri. Aslında kültürel bakımdan da İstanbul’dan da, Ankara’dan da çok geri kalan tarafı yok hatta bazı avantajları da var dediğiniz gibi farklılıkları da var. Hatta İzmir üniversite okumak için en iyi kentlerden biri. Mesela ben şimdi genç olsam İzmir’de okumaya karar verirdim. Gerçekten daha kolay yaşanır bir kent. Tabii Türkiye’nin daha iyi bir yüzü batıda ye alıyor. Daha demokratik değerleri gelişmiş, İzmir oldukça farklı. İstanbul’dakilerin ‘acaba İzmir’e gelsek mi?’ dedikleri ve çok kişinin de geldiği bir kent oldu. Aslında İzmir’de iyi üniversiteler var genel olarak bunu söylemek lazım. Yaşar Üniversitesi, 2001 yılında kuruldu ve özellikle vakıf üniversiteleri arasında büyük bir ivme kazandı. Bence başarılı bir üniversite, tam anlamıyla vakıf birliğini yaşatan, iyi akademisyenleri, güçlü akademisyenleri içinde barındırabilen ve özellikle bilimsel araştırmaya büyük önem veren bu konudaki destekleri çok güçlü olan bir üniversite. İzmir için bir şans olduğunu düşünüyorum. Yaşar Topluluğu’nun kurduğu bir vakıf sayesinde bu hale gelebildi. Ben iyi bir üniversite olduğunu düşünüyorum. Hem ulusal ölçekte hem de uluslararası düzeyde de hatta belli başarıları olan bir üniversite haline gelebildik. Dünden bu yana epey bir vakit geçti ama bir üniversitenin yaklaşık böyle 50-100 yıl falan geçmesi lazım ki tam kıvama gelsin. Ancak hızlı adımlarla gidebildi, öğrenci ve rektörlerimiz çok büyük inisiyatif aldılar hem bundan önceki süreçte hem şimdiki süreçte ve çok büyük liderlik yaptılar. Ben de geleli 13 yıl oldu. Kısa süreli bir gireyim bakayım nasıl diye deneme için geldim. Çok memnun kaldım ve 13 seneyi doldurdum.” dedi.

Öğrencilere de seslenen Atabek, “Biz öğrencilerimizi çok destekliyoruz hatta bir anlamda da zorluyoruz başka bölümlerden de ders alın diye. Çünkü hiçbir iletişim sorunu tek başına bir bölümün üstesinden gelecek kadar basit değil, çok karmaşıklaştı. Üniversitemizde okuyan bir öğrencimizin mutlaka yeni medyadan bilgilenmesi gerek, mutlaka hepsinin biraz bizim ikna iletişimi dediğimiz halkla ilişkilerin ve reklamcılığın özü olan siyasal iletişim konusunda bilgilenmelerini istiyoruz ve dolayısıyla onların kendilerini biraz yetiştirmeleri gerekiyor. Tabii biz dört yıllık standart bir bölüm müfredatını uyguluyoruz hem YÖK nezdinde böyle istendiği için hem de akreditasyon kuralları gereği biz bunu yapıyoruz ama öğrenci arkadaşlarımız da kendi ilgi alanları ile ilgili mümkün olduğu kadar iletişime girmeli. Özellikle bizim öğrenci kulüplerimiz çok başarılı bunu da burada vurgulayalım bir üniversite olarak iyi durumdayız. Onlara da katılarak öğrencilerin biraz daha bireysel sermayelerine yatırım yapmalarını bekliyoruz. Böyle olanlar çok başarılı mezunlarımız oluyor ve bizim burada çok başarılı mezunlarımız hem İzmir’de hem de İstanbul’da da sektörde hep bizim mutlu edecek işlerde de bizi başarıyla temsil ediyorlar.” diye konuştu.