Hasan Kalyoncu Üniversitesi İletişim Fakültesi dekanı ve rektör yardımcısı Prof.Dr. Rengin Küçükerdoğan, Akademik Bakış #tercih2022 özel programında Doç.Dr. Michael Kuyucu’nun konuğu oldu. Küçükerdoğan, Akademik Bakış programında HKU ‘nin iletişim fakültesinin en büyük prensibinin az sayıda öğrenci ile düşük kontenjanlara sahip olduklarını ve kalabalık sınıflardan kaçınmak olduğunu söyledi. Prof. Dr. Rengin Küçükerdoğan’ın Akademik Bakış’ta yaptığı açıklamaların satırbaşları şöyle:

Fakültemiz 2018 Yılında Kuruldu

Fakültemiz 2018 yılında kuruldu ve hemen 2018 yılında biz “görsel iletişim tasarımı” ile başladık, o bölüm daha önce  güzel sanatlara bağlı kurulmuştu. Öncelikle onu kendi bünyemize aldık. Daha sonra “radyo televizyon sinemayı”  kurduk.

Bir Vakıf Üniversitesi Gelirinin Yüzde 90’ını Öğrencisine Vermek Zorundadır

Burası bir vakıf üniversitesi ve aslında vakıf üniversitesi gelirinin büyük bölümünü yani %90’ını yine öğrenciye vermek zorunda. HKU tam olarak vakıf üniversitesi mantığını yaşadığımız bir yer açıkçası. Bu çok önemli. Bu mütevelli heyetimiz başkan vekilimiz Haluk Kalyoncunun bir görüşü bu. Cemal Kalyoncu da aynı şekilde bunu onaylayarak bu fakültenin bir butik fakülte olmasını istedi ve başlangıcından bugüne kadar öğrenci sayımız değişmedi.

Kontenjanlarımızı Bilinçli Olarak Düşük Tutuyoruz

Bizim kontenjanlarımız çok düşük bunu YÖK indirmiyor, bunu bizim mütevelli heyetimiz ve yönetimimiz ve sayın rektörümüz bunu böyle istiyorlar. Yani bizim öğrenci sayımız belli. Bazen ben diyorum ki “hocam bunu biraz arttıralım”, “yok” diyorlar butik olmalı burası. Biz doldur boşalt derslerde ders yapmıyoruz. Bizim atölyelerimiz tam da gerektiği gibi 20 kişilik. Burada çocuk tam bir uygulama alanı bulsun diye 20 kişilik.

Pandemi Döneminde de Öğrencilerimizle Uygulama Yaptık

Bugün iletişim fakülteleri arasında rekabet ortamı çok kızışmış durumda, özellikle pandemi sürecinden sonra- o 2 senelik kayıp demek istiyorum açıkçası çünkü uygulama fırsatı bulamadılar –  biz Gaziantep’te Hasan Kalyoncu üniversitesi olarak o dönemde dahi gönüllülük çerçevesinde tabii ki hiçbir zorunluluk olmadan biz burada hibrit eğitim yaptık. Hocalarımız yine gönüllülük çerçevesinde öğrencilerimiz gelebildikleri kadar biz burada uygulamaya devam ettik. Nasıl devam ettik ama tabii ki kelle koltukta değil bütün hijyen koşullarına uyarak devam ettik ve şöyle dedik “siz 3 hafta gelmeyin lütfen online da kalın ama 1 hafta burada olun. Hocamız size atölye yapacak”. Bu haftalarda kapanma yoksa biz atölye yaptık.

Öğrencilerimiz Sektörü Kampüste Deneyimliyor

Bizim özelliğimiz uygulama ağırlıklı bir fakülte olmamız. Yani şöyle bir şey bizim bir radyomuz var HKÜ radyosu. Öğrencilerimiz orada radyoyu deneyimliyorlar. Kendileri program yapıyorlar. Dediğim gibi 20 kişi + 15 kişilik kamera stüdyomuz var, orada program deneyimliyorlar. Medya ile ilgili bizim çok direk bir sektör bağlantımız var. Bu tabii ki bizim bağlı olduğumuz holdingle de ilintili olarak buralarda staj yapma olanakları var. Gaziantep’teki bütün ajanslar reklam ajansları etkinlik ajanslarıyla direk bağ kurmuş durumdayız şu anda.

Öğrencilerimiz İpek Yolu Kalkına Ajansı ile Çalışmalarda Bulunuyor

Gaziantep büyük şehir belediyesi olsun İpekyolu kalkınma ajansı olsun bunlarla projeler geliştiriyoruz ve bu projelerde hocalarımız tabii ki danışman ama ne yapıyorlar öğrenci çalışıyor öğrencinin bir sahası oluyor çalışma alanı oluyor. Birebir hocasıyla beraber gidiyor İpekyolu kalkınma ajansının trc1 bölgesi tanıtımında çalışıyor öğrencilerimiz. Görsel arşiv oluşturuyor İpekyolu kalkınma ajansıyla beraber ve onu portfolyosuna koyuyor. Biz ancak bu şekilde rekabet edebiliyoruz. Çünkü Gaziantep’te yetişmesi gerekiyor bu çocukların ve de hem bir butik üniversite mantığıyla hem de uygulama ağırlıklı yetiştikleri için de TRT’den ödülleri kapıyoruz tabii ki.

Z Kuşağı Mizahı Çok Seviyor

Z Kuşağı dijital bir yerdeler yani bizden çok önceler çok çok önceler. Bir kere sosyal medyaya o yeni medya dediğimiz sosyal medya onlarda çok ağırlıklı. Biz bunu pandemide pek göz ardı ettik açıkçası sıkıldı çocuklar tabii ki bir ekran arkasında ders almaktan sıkıldılar. Ama o zaman dijitalleşmenin verdiği o avantajı kullanabilmek son derece önemliydi. Teknolojiye hevesliler. Minik minik kendilerini eğlendirecek- hani biz reklam da diyoruz ya – mizah öğesi. Bunu videolarda da filmlerde de görmek istiyorlar. Ben yaptıkları radyo programlarını dinliyorum kısa filmlere bakıyorum. Mutlaka mizahi bir şey onları çekiyor. Sorgulayıcılar bu çok hoşuma gidiyor. İnovatifler onun için burada bir kalite inovasyon merkezimiz var. Oradaki araştırmalara projelere katılıyorlar. Zevkle gidiyorlar  ve bu projelere katılıyorlar.

Program Podcast Kaydı: