İstanbul Şehir Üniversitesi Rektör Vekili Prof.Dr.  Peyami Çelikcan  Doç.Dr. Michael Kuyucu’nun hazırlayıp sunduğu “Akademik Bakış” programına konuk oldu.

Üniversite tercih döneminde öğrenci adaylarına özel bilgiler veren Prof. Çelikcan, İstanbul Şehir Üniversitesinde eğitim alan öğrencilerin yüzde yüzünün belirli oranlarda burs imkanlarından faydalandığını söyledi. Peyami Çelikcan, Türkiye’nin burslara en fazla önem veren üniversitelerinden biri olarak İstanbul Şehir Üniversitesinin geleceğin mesleklerine yatırım yaptığını söyledi. Rektör vekili Çelikcan, İngilizce’nin önemine değinerek özellikle medya alanında yetişen öğrencilerin İngilizce’ye ihtiyaç duyduklarının altını çizdi. İstanbul Şehir Üniversitesinin en çok önem verdiği konulardan biri olan İngilizce eğitimli programlarla Türkiye’de yaşanan bu eksikliği gidermeye çalıştıklarını söyledi.

Kütüphane Bir Üniversite için Çok Önemlidir

İstanbul Şehir Üniversitesi rektör vekili Prof. Dr. Peyami Çelikcan, üniversite olarak özellikle kütüphaneye çok büyük bir önem verdiklerini söyledi. Bir üniversitenin en çok kütüphaneye yatırım yapması gerektiğini söyleyen Çelikcan, İstanbul Şehir Üniversitesinin iki büyük kütüphaneye sahip olduğunu ve 150 binden fazla kitap olduğunu söyledi.

15 Temmuz’u Darbe Girişimini Akademik Anlamda Tartıştık

İstanbul Şehir Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Peyami Çelikcan, üniversite olarak etkinliklere çok büyük bir önem verdiklerini söyledi ve en son 15 Temmuz Kalkışmasının birinci yıldönümünde darbe girişimini akademik anlamda tartışıla bir etkinlik yaptıklarını söyledi. Çelikcan, Michael Kuyucu’ya :  “Gösterişli etkinlikler yerine, öğrencinin kendisini yetiştirebileceği, bilgi düzeyini yükseltebileceği, temel sorulara cevap bulabileceği etkinlikler yapmaya çalışıyoruz. En son tabi geçen yıl bu tarihlerde yaşamış olduğumuz büyük travma 15 Temmuz darbe girişimi dolayısıyla da birinci yılını vesile kılarak biz istedik ki bu süreci ciddi bir akademik ortamda tartışalım. Şuna inanıyoruz ki, bu tür olayların tekrar etmemesi gerekiyor. Bu, bizim 15 Temmuz darbesi hedefine ulaşmasın diye hayatını kaybeden, yaralanan insanlara bir borcumuz. Borcumuz, bir daha böyle bir ihtiyacın oluşmamasını sağlamak. O nedenle de ne oluğ bittiğini, sağduyulu bir şekilde analiz edip, akademik bir bakışla tartışıp çözüm yolları üretmemiz gerekiyor. Dolayısıyla biz 15 Temmuz paneliyle çok önemli kitaplara imza atan beş yazarımızı konuk ettik. FETÖ’yü sosyolojik, ekonomik, psikolojik boyutlarıyla inceleyen ve çözüm yolları öneren kitapların yazarlarını bir araya getirdik. Yaklaşık üç saatlik bir tartışma platformu oluşturmuş olduk” dedi.

Prof. Dr. Peyami Çelikcan ,  “Bunun dışında buna entegre olarak benim de geçen sene çekmiş olduğum fotoğraflardan oluşan “Birlik Seferi” adlı fotoğraf sergisini de üniversitemizde açtık. Bu fotoğraflar da darbeye karşı Türk milletinin göstermiş olduğu direnişin, bunu yaratmış olduğu  heyecanın, bunun oluşturduğu meydan okuma psikolojisinin yansıması oldu. Hiç beklenmedik bir zamanda, 2016 yılında bir darbe yapılabileceği beklentisi kimsede yoktu aslında, dolayısıyla bu büyük bir şok etkisi yarattı. Bu travmadan kurtulmak kolay değil, yıllara yayılacaktır. İnsanların güçlü olduğunu, inançlı olduğunu, meydan okuduğunu gösterebilmeye, ben varım diyebilmeye ihtiyacı var. İnsanları o gece meydana iten de budur.” 15 Temmuz Darbe Girişimi hakkında ki görüşlerini dile getirdi.

Dijitalleşme Müziği Bireysel Tüketime Yönlendirdi

Michael Kuyucu, Peyami Çelikcan’a müzik endüstrisinin günümüzde yaşadığı ekonomik sıkıntılar hakkında ne düşündüğünü sorduğunda Çelikcan, müzik endüstrisinin Dijital endüstrinin gelişmesi ile beraber ciddi bir dönüşüm yaşadığını söyledi. Prof. Dr. Peyami Çelikcan, “Müzisyenler günümüz müziğini çok tartışıyorlar ama; her dönem tabi ki popüler müziğin üzerinde belli etkiler oluşturuyor. Tabi bu dijitalleşme de popüler müziği olağanüstü bir şekilde etkiledi. 90’lar yıldızların değişik popüler müzik türlerinin patlama yaptığı, albüm satışlarının tavan yaptığı bir dönemdi ve bunu tetikleyen özel radyo ve televizyonlardı. Şimdi öyle bir döneme girdik ki, hepimizin bildiği takip ettiği geniş hayran kitleleri olan yıldızlar yerine daha küçük grupların, kendine özgü müzikler, albümler ve  yıldızlarla sınırlı bir dünyası oluşmaya başladı. Çünkü dijitalleşme, müziği bireysel tüketime daha çok konu etmeye başladı. Halbuki radyo ve TV üzerinden müziğin yaygınlaştığı dönemde, müzik daha kitlesel tüketilen bir ürün olma özelliği taşıyordu ve ortak beğenilere hitap ediyordu. Dijitalleşmeyle birlikte, özel beğeniler çok önemli belirleyici olmaya başladılar; çünkü dijital ortam buna imkan sunuyor. Bir kere, gerçek anlamda kendi başına dinliyorsun, grup halinde tüketmiyorsun. Öyle olunca  da herkes kendi tercihlerine uygun müziklerle müzisyenlerle yıldızlarla bağlantı kuruyor. Bugün en önemli yıldız kim deseniz, hepimiz farklı isimler sayabiliriz; ama bir on yıl önce böyle değildi. Bir dönem küresel yıldızlar dönemi de oldu, Michael Jackson’lar Madonna’lar vs. Bugüne gediğimizde ne küresel ne ulusal ne de yerel düzeyde kitleleri etkisi altına alan hayran kitleleri oluşturmuş böylesi yıldızlar çıkmıyor. Herkesin kendi yıldızı var artık.” Dedi.

Programı Dinlemek için Tıklayın: