Dünya’da yaşanan iklim değişimi ve kuraklık COVID-19 pandemisinin getirmiş olduğu artan su tüketimiyle birleşince, son günlerde Türkiye’de su sıkıntısının artmış olduğunu görüyoruz. Özellikle büyükşehirlerde görülen yağışların azlığı durumu karşısında kuraklık kapıda mı sorusunun arttığı bugünlerde İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Deniz ve İçsu Kaynakları Yönetimi Bölümü İçsu Kaynakları ve Yönetimi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Meriç Albay Türkiye’de su kullanımı ve su politikaları ve gündemde önemli bir yer kaplayan hidroelektrik santraller üzerine değerlendirmelerde bulundu.

“Su Sıkıntısı, Sadece Büyükşehirlerde Değil Ülkemiz Genelinde Yaşanmaktadır”

Sığ göller, sulak alanlar, içme suyu rezervuarları ve küçük akarsular olmak üzere Türkiye’deki bütün su kaynaklarının tehdit altında olduğunu söyleyen Prof. Dr. Meriç Albay, su sıkıntısının sadece büyükşehirlerde değil Türkiye genelinde yaşandığını ifade etti. Su Bilimleri Fakültesi’nin yaptığı çalışmalar dahilinde, hemen her su kütlesinde çok büyük sıkıntılar tespit edildiğini ifade eden Prof. Dr. Albay, COVID-19 salgınıyla birlikte artan su tüketiminin yanında küresel iklim değişiminin de su sorununu tetiklediğini dile getirdi. Yapılan iklim senaryolarına göre gelecek yıllarda ülkemiz içsu kaynaklarının küresel iklim değişiminden daha fazla etkileneceğine vurgu yapan Prof. Dr. Albay, başta Akdeniz Bölgesi’ndeki su kaynakları olmak üzere Türkiye genelinde su bütçesinde ve ekosistem sağlığında büyük sorunlar yaşanacağını vurguladı.

“Küresel İklim Değişimini Göze Alan Bir Su Kanununa İhtiyaç Var”

Türkiye’de su kaynaklarının yönetiminde çok sayıda kurumun yetkilendirilmiş olması nedeni ile su politikalarının uygulanmasında çeşitli sıkıntılar yaşandığını vurgulayan Prof. Dr. Meriç Albay, bu sorunların asgariye indirilmesi konusunda “su kanunu” hazırlansa da henüz kabul edilmediğini ifade etti. Türkiye’nin insanı ve ekosistemi önceliğine alan bir su kanununa ihtiyacı olduğuna değinen Prof. Dr. Albay, Türkiye’de su kültürü ve politikalarının oluşmasına katkı sağlayacak adımların atılmasında Su Bilimleri Fakültesi’nden mezun olan su bilimleri ve mühendislerinin ilgili bakanlıklar ve DSİ’de görev almalarının su yönetiminde yeni yaklaşımların uygulanmasında katkı sağlayacağını belirtti.

“Tasarrufta Bireysel Alışkanlıkların Etkisi Oldukça Önemli Fakat Tek Başına Yeterli Değil”

Büyükşehirlerde bireyin farkındalığı ve dikkatinin suyun tasarruf edilmesinde büyük yarar sağlayacağına değinen Prof. Dr. Albay, İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük kentlerde tüketimin büyüklüğü dikkate alındığında tasarrufun öneminin daha iyi anlaşılabileceğini söyledi. Su tasarrufunda bireysel çabanın yanında yönetimlerin içme sularındaki kayıp kaçak oranının minimize etmesi, baraj havzalarının daha etkin koruması, şehirlerin nüfus planlamaları yapılırken mevcut su bütçelerinin de dikkate alması gerektiğini vurguladı. Prof. Dr. Albay, su kaynağı ve enerji üretiminde hidroelektrik santrallerin önemine işaret etti. Türkiye’de diğer ülkelerde olduğu gibi yenilenebilir bir enerji kaynağı olarak hidroelektrik santrallerin önemli olduğunu söyleyen Prof. Dr. Albay, yanı sıra amacına uygun yapılmayan büyük barajların ve nehir tipi hidroelektrik santrallerin de (NHES) akarsu ekosistemine zarar verdiğini belirtti.

“Yanlış Yapılan Su Yapıları Özellikle Göç Eden Balıklar İçin Tehdit Oluşturmakta”

Son yıllarda dünyanın birçok ülkesinde ekosisteme zarar veren barajlar dahil su yapılarının yıkıldığını, ekosistem sağlığının birinci plana alındığını söyleyen Prof. Dr. Meriç Albay: “Yanlış inşa edilen barajlar nedeni ile özellikle göç eden balıklar üremek için akarsuların üst bölgelerine ulaşamamakta, nesillerini devam ettirememe tehlikesi ile karşı karşıya kalmaktadırlar. İnşa edilen barajlar bir yandan denizlere taşınan besin tuzlarını alıkoyarken öte yandan da suların barajda kalma süresi daha uzun olduğu için su sıcaklığı artmakta, akarsudan 10 – 15 derece daha yüksek seviyelere ulaşabilmektedir. Bu durum akarsu ekosistemine adapte olmuş balıkların yaşamasını güçleştirmekte, üreme ve beslenme alışkanlıklarını etkilemektedir” dedi. Son dönemde Karadeniz’de yapılan ve gündemde yer alan nehir tipi hidroelektrik santrallerin de benzer zararlara yol açtığını vurgulayan Prof. Dr. Albay, bu bölgede yapılan NHES’lerin ekosisteme zarar verdiğini ve bu yapıların yapılmasının tekrar değerlendirilmesi gerektiğini ekledi.