İstanbul Aydın Üniversitesi Çin Araştırmaları ve Uygulamaları Merkezi Genel Müdürü Prof. Dr. Ahmet Sedat Aybar , Doç.Dr. Michael Kuyucu ile Akademik Bakış Programına konuk oldu. Aybar, İstanbul Aydın Üniversitesinin Çin Araştırmaları merkezini faaliyetlerinin yanı sıra yeni ekonomik dünya düzeninde Çin’in önemini ve “Bir Kuşak Bir Yol” projesinin detaylarını Michael Kuyucu’ya anlattı.
Çin Araştırmaları ve Uygulamaları Merkezi Çok Faal Aktiviteler Düzenliyor
“Çin Araştırmaları ve Uygulamaları Merkezi” 2016 yılında kuruldu. Kurulur kurulmaz birçok faaliyete imza attık. Bunlardan bir tanesi Çin’deki yemek kültürü. Burada çok zengin bir yemek kültürü var. Bu hem basında, hem de diğer katılımcılar nezdinde iyi bir faaliyet oldu. Bunun dışında seminerler ve konferanslar düzenleyip, yazılı yayınlar yapıyoruz. Çin Halk Cumhuriyeti’ndeki bir takım üniversitelerle akademik değişim programları kuruyoruz ve bunlarla belli bir takım ilişkiler geliştiriyoruz; akademisyen değişimi, öğrenci değişimi gibi faaliyetlerde bulunuyoruz. Çin Halk Cumhuriyeti’nde “Türk Tarihi ve Araştırmaları Merkezi” kuruldu ve onda da katkımız oldu. Bu anlamda Türkiye ve Çin yakınlaşmasında kendi üzerimize düştüğü kadar katkıda bulunmaya çalışıyoruz. Çin ve Türkiye hem komşu, hem de ilişkileri çok eskiye dayanan iki ülke.
YÖK Diploma Denklik Sorununu Çözerse Çin ile Türkiye Arasında Kurulan Eğitim Köprüsü Büyür
Türkiye’de okuyan Çinli öğrenci çok fazla. Bizde okuyan Çinli öğrenci sayısının artıyor olması, Çin’de okuyan Türk öğrenci sayısının da artması demek; çünkü orada da bir çok Türk öğrenci var. Bir kısmı resmi kanallarla burs alarak gidip okuyanlar, bir kısmı da kendi imkanlarıyla gidip okuyanlar. Bunların sayısı da her geçen gün artıyor. Fakat bir tek YÖK’ün çok ciddi bir denklik sorunu var. Bizim YÖK sistemi içerisinde Çin diplomaları ve Çin’de de Türk diplomalarının tanınmaması sıkıntısı söz konusu. Bunun çözülmesi lazım. Eğitim alanında yapılacak atılımların önündeki en önemli sorunlardan birisi bu karşılıklı tanınmama sorunu.
“Bir Kuşak Bir Yol” Projesi Küreselleşmenin Çinli Karakterlerle Yazılmasıdır
Ben bu projeye kısaca küreselleşmenin Çinli karakterlerle yazılması diyorum. 2013 yılında Çin Devlet Başkanı bu projeyi açıkladı. Bu proje geleneksel ipek yolunu canlandırma projesi. Bir yanda karayolu ayağı var, bir yanda denizyolu ayağı var. Tam 67 ülkeyi kapsıyor. Bu, Çin’den başlayıp kuzeye doğru çıkıyor ve bir takım güzergahlardan geçip Batı Avrupa’ya ulaşıyor. Şu anda 5 tane son durağı var; bu beş son durağın biri Finlandiya’da, ikisi Almanya’da, biri Macaristan’da ve biri de Romanya’da. Ayrıca bu Londra’ya, Amsterdam’a uzanacak bir yol. Çok büyük bir proje. 2049 yılında tamamlanması hedefleniyor.
Türkiye İpek Yolunda Çok Önemli Bir Ülke Konumunda
Geleneksel ipek yolunda Türkiye önemli. Tabi bu sadece coğrafi anlamda değil. Türkiye Batı ittifakının da bir parçası. Her ne kadar Avrupa birliğinde kör topal ilerliyor olsa da bu, Türkiye’nin orada var olan stratejisini oluşturması, projenin bütününe sağlayacağı katkıları da arttıran bir şey. Bu proje doğuyla batıyı buluşturma derdinde olan bir proje. Batı ittifakı içinde olan Türkiye’nin bu projeye bu anlamda yapacağı katkı da çok fazla ve dolayısıyla Türkiye, Çin Halk Cumhuriyeti’ne bu anlamda ciddi kaldıraç sağlayan bir ülke.