İstanbul Üniversitesi’nin çılgın bir öğrenci ve fakülte sayısı var. 15 fakülteye ulaşmış. Öğrenci sayısı 100 bine yakın… Bırakınız sağlık ve beslenme hizmetlerini tuvalet hizmetlerinin bile nasıl görüldüğünü anlamak zor. Talebelerin gerçekten kütüphane kullanma alışkanlığı ve düzenli spor yapma merakı olsa çıkacak izdihamı tasavvur edemeyiz. Burası tarihi en eski kurumumuz. Kontenjanları düşürmenin zamanı geldi de geçti bile.
Son kriz beslenme konusunda çıktı. Hakikaten bazı öğrencilerin üniversitede ucuza veya belki de krediyle verilen bir öğün yemeği bile gözden çıkarma lüksü yok. Artık eskiden olduğu gibi buralarda sözde tahsil diye sürüneceğinize bir işe girin dahi diyemiyoruz. Öyle bir imkân da azaldı. Bu yazı kimseyi suçlamak için kaleme alınmıyor. 88 bin kişilik bir öğrenciyi yönetecek pehlivanlar grubu nerede bulunur ki? Bu rakamı izleyen üniversitelerde maalesef yine Ankara Üniversitesi, Gazi Üniversitesi, İzmir Ege Üniversitesi (65 bin), Hacettepe Üniversitesi’nin (32 bin) öğrenci sayısı çoktur. Ama asıl feci olanı İstanbul Teknik Üniversitesi gibi seçkin hoca, öğrencilerin istendiği ve gelişmekte olan Türkiye sanayiinin ihtiyacını karşılayacak kurumun 47 bin öğrenciyle doldurulmasıdır, planlama ucuzluğunu anlamak mümkün değil. Bu gibi kurumların birbirlerine göre bütçelerinde de denklik yok. Çok olandan az olana verilir gibi bir zihniyete de saplanmayalım. Bütün yapılacak iş, artık yüksek tahsilin Türkiye gençliğinin karnını doyurmayacağının anlaşıldığı şu dönemde, daha ciddi ekonomik verilere dayanan planlama yapılması.
Büyük üniversite demek talebe sayısı çok olan demek değildir. Kütüphane sayısı ve kitap adedi, laboratuvar kapasitesi, öğretim üyesi sayısı, spor tesislerindeki imkânlar sayıca ve hacimce yüksek olan, yurtların yeterli sayıda olup kolayca hizmet verdiği üniversite demektir. Böyle bir anlayış Türkiye’de çok az üniversitede var. Allah nazardan saklasın, galiba bu şemaya en yakın olan devlet üniversitesi ODTÜ ve özellik de Bilkent’tir. İnşallah şimdi onların da üstüne yüklenmeye kalkamazlar; çünkü ODTÜ dahi aslında kuruluşundaki ideal sayının üstüne çıkmış durumda. Lütfen kontenjanları arttırma esnaflığından vazgeçin. YÖK “dolmuş kalkıyor” gibi kontenjan düzenleyemez.