Araştırmacı yazar, Galatasaray Divan Üyesi Emir Kıvırcık, Michael Kuyucu’nun hazırlayıp sunduğu “Akademik Bakış” programına konuk oldu ve “1905 Bir Hayalden Bir Efsaneye Galatasaray’ın Kuruluş Hikâyesi” adlı kitabını anlattı.

Emir Kıvırcık, müzede dedesini hiç tanımadığı birinden dinleyince utanıp bu kitabı yazmaya karar verdiğini söyleyerek şunları söyledi:

“Tarihin tozlu sayfalarından kalmış (biraz da mütevazılığı nedeniyle kalmayı tercih etmiş) dedemle ilgili araştırtmaya başlayınca müthiş bir insan müthiş bir hikâye buldum. 9 sene uğraştım ve roman tarzında iki kitapta yer verdim. Fakat tabii Galatasaraylı olmam dolayısıyla yine tarihin tozlu sayfalarında bir hikâyeyi keşfettim. Ali Sami Yen ve arkadaşları milyonluların gönül verdiği bu kulübü yaratmada gerçekten eşi benzeri olmayan bir hikâyeye imza atmışlar. Bu hikâyeyi 2013 yılında araştırmaya başlayınca ve gerçekten bilmediğimiz müthiş bir hikâye ile karşılaşınca, bunları Galatasaray’a gönül vermiş herkesi en basit bir şekilde, ‘Ben kitap okumam’ diyen bir insana bile okutmayı becerebilecek basitlikte ve müthiş bir akıcılıkta sinema filmi izleme hissi verecek şekilde yazdım.”

Ali Sami Yen’in Galatasaray’ı kurma hikâyesine de değinen Kıvırcık, “Kuzeni Ali Sami Yen’i bir maça getiriyor. Futbol maçını seyredince Ali Sami Yen büyüleniyor. Kuzenine kendisini maça getirdiği için teşekkür ediyor. Orada vizyonunu kafasında canlandırıp, ‘Mademki İngilizler ve gayrimüslimler takım kurup bunu oynayabiliyor, ben de bunu yapabilirim ve yapmak istiyorum.’ diyor ve bu işin kararını veriyor.” dedi.

Kulübün renklerinin oluşması evrelerini de anlatan Kıvırcık, “İlk renklerimiz kırmızı beyazdı. Yaka beyaz, forma kırmızıydı. O forma ile maça çıkıyorlar. İlk maçlarına çıktıklarında hafiyeler maçı basıyor. Ceza olarak da formaları alıyorlar. Rakip takımdaki arkadaşı Ali Sami Yen’e ‘Şimdi ne yapacaksınız?’ deyince o da ‘Biz buraya sizinle maç yapmaya ve sizi yenmeye geldik. Dolayısıyla formamızın olmaması bu maçı oynayamayacağımız anlamına gelmiyor.’ diyor. Sonra renkleri sarı siyah yapıyorlar. Fakat bu renkler pek uğurlu gelmiyor ve peş peşe maçları kaybediyorlar. Bir gün Ali Sami Yen ve arkadaşları Bahçekapı’dan yürürken bir dükkânın vitrininde birbirinin üzerine atılmış kumaş görüyorlar. O renkleri gördükleri an aşık oluyorlar ve hiçbiri konuşmadan dükkâna girip o renkleri görmek istiyorlar. Sonrada aşık oldukları sarı kırmızı renklerine karar veriyorlar.” ifadelerini kullandı.