Fenerbahçe Üniversitesi Öğretim Görevlisi Radyo yöneticisi ve araştırmacısı Dr. Hakan Dikmen, Akademik Bakış programında Michael Kuyucu’ya radyo mecrasının son kırk yılını anlattı. Dikmen sosyal medyanın radyo mecrasına etkilerini anlatırken podcast yayıncılığının temelini radyo yayıncılığının oluşturduğunu söyledi.

Radyoyu Tarladan da Dinleyebilirsin

Sosyal medya mecrayı şöyle etkiledi: Reklam verenleri çok etkiledi, sosyal medyada “kaç tık ya da kaç kişi seni dinliyor”a takıldı herkes. Sen diyorsun ki ben radyocuyum, 20 milyonluk şehirden en az 1 milyon kişi beni dinliyor. “Çarpıp bölüp bir şeyler yapsak yani 65 tane radyo var. Onların içerisinde kesin 1 milyon dinliyordur” diyorsun, “yok” diyorlar. Radyonun bir reyting ölçeri  yok. Bire bir röportajlarla, anketlerle ölçülüyor. Bilimsel bir veri yok. Kardeşim ben dijital yayın yapmıyorum ki, ben analog bir radyo yayını yapıyorum. Aslında radyoda da dijital yayın ama frekansımız var. Mesela 102 Fm frekansıyla yayın yapıyorsak her yerden bizi dinleyebilirsin. Tarlandan da bizi dinleyebilirsin, evinden de. Fakat işte biz bunları reklamverene anlatamıyoruz. Dijital fenomen arkadaşlar “merhaba arkadaşlar yine birlikteyiz” ile başlayıp “tıklamayı unutmayın, oraya şey yapmayı unutmayın” deyip milyonlarca kişiyi bağlıyorlar. Video sonunda da “ben ne seyrettim” diyorsun.

Sosyal Medya Bir Algı

Biz eleştirmeyi seven bir milletiz. Şimdi pandemi döneminde sokağa çıkma kısıtlamaları yapıldı, ama herkes sokaklarda, kızıyoruz. “Pandemi döneminde olur mu?”, “şöyle yapılır mı?” diyorsun ama sen de oradasın ve onları görüyorsun. Bizde hep bu böyle. Biz bir şeyi eleştiriyoruz ama sen de o dijital mecradasın. Sen de orada bir şey yapmak istiyorsun. Benim de bir youtube kanalım olsun diyorsun. İnternetten TV yayıncılığı yapalım diyoruz. Kimse gelmiyor ama youtube’dan yapacağız deyince geliyorlar. Bu bir algı, reklam ya da başka bir şey. Zaten hepsi internet üzerinden yayın yapıyor. Sen de gayet zoom üzerinden yayın yapıyorsun. Bu pandeminin getirdiği güzelliklerden birisi oldu.

Podcasti Radyoculuk Meydana Getirdi

Ama radyoculuk zaten ses dizaynı değil mi. Senin anlattıklarınla ben Yunanistan’daki bir adada tatil yapıyor olabilirim. Çaldığın müziklerle oraya gidebilirim. Farklı kapılarla bir hayal çiziyor radyo. Fakat işte dijital yayıncılık deyince son dönemlerde podcastler de mesela meşhur oldu. Bence radyoculuğun getirmiş olduğu bir şey bu podcast. Bu konuda da insanlar diyor ki, “cebimde değişik konular var, ben istediğimi dinlerim”. Radyo yayınında da istediğin konular var, onları da istediğin zaman dinleyebilirsin ya da şarkılardan fal tutabilirsin başka yerde fal tutamıyorsun. Dinleyeceğin şarkıyı tıklamak zorundasın. Ama sen benim birazdan ne şarkı çalacağımı bilmiyorsun. Aslında bu da güzel bir şey. İnsanları bazı şeylerden kurtarıyor. O yüzden dediğin gibi dijital dünyada mertliği bozduğu gibi o da bizim biraz yayıncılığı bozdu.

Dijital Dünyada Tükenecek

Toplum olarak çabuk tüketen ve çabuk sıkılan insanlarız. Bence dijital dünya da tükenecek ve insanlar ve telefonlarında ve bilgisayarlarında çalışırken bir yandan da radyonun sesini duymak isteyecekler. Radyoyu devamlı yanlarında taşıyacaklar diye düşünüyorum. Bunu temenni ediyorum yani bir şekilde, yayıncılığa gönül vermiş birisi olarak.

Programı İzlemek İçin: