Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Esra Çetin Akademik Bakış Programında Prof. Dr. Michael Kuyucu’ya “Cumhuriyet Dönemi Hükümetlerinin Kültür Politikalarında Müziğin Yeri ve Önemi” adlı kitabını ve bu konu ile ilgili yaptığı araştırmanın detaylarını anlattı. Çetin’in kitabıyla ilgili anlattıklarının satır başları aşağıdaki gibi:
Kültür Politikaları Çok Tartışılan Bir Konu
Kültür ve müzik politikalarında neyi doğru yaptık? neyi yanlış yaptık? yanlışlarımız nerede? yani ekonomi politikalar nelerdir? Özellikle 20.yydan itibaren oldukça tartışılan bir konu oldu. Ekonomi politikaları hep ön planda ama okumalarımda gördüm ki ekonominin altında da kültür sanat yatıyor tarım politikalarının altında da bu yatıyor yani politikaları tek bir politika olarak düşünmek açıkçası bana göre daha geniş perspektiften bakarak bunu hayatımıza nasıl entegre edebiliriz sorusunu cevapladım. Hep o soruyu sordum kendime sen bunu ortaya koymakla ne yapabilirsin? neyi ortaya koyma amacındasın? Sorularını sordum ve kitap böyle ilerledi.
Kitapta Araştırılan Dönemler İktidarlara Göre Belirlendi
1923’ten almadım bilerek almadım çünkü Atatürk dönemiyle ilgili 1923-1938 arasında pek çok çalışma yapılmış halk evleri özelinde olsun Atatürk dönemi kültür politikaları sanat politikaları herkes kendi perspektifinden pek çok eser vardı. O zaman dedim ki tekerrür olmasın biz İsmet İnönü dönemi yani 1938’den itibaren başlatalım ve kronolojik olarak bunu düzenlerken de on yıllar olarak değil de iktidar değişimleri göz önüne alarak yani siyasi değişimlere göre inceleyelim. Örneğin 1938-1950 İnönü Dönemi ama 1945-1950 yılları arasında da çok partili hayata geçiş dönemi var bunu da o bölümün içinde ayrı bir başlık altında değerlendirdik. İnönü döneminden sonra elbette ki Demokrat Parti dönemi ya da Adnan Menderes dönemi 1950-1960 yani 1960 darbesine kadar.
Daha sonra 1960-1971 dedik. Neden 70 değil? 71 çünkü 1971’de bir iktidar değişimi söz konusu. Ben tezimi yapılandırırken siyasi iktidarların değişimlerine göre kronolojiyi belirledim. Daha sonra da 1971-1980 yine 80 darbesiyle 9 yılı inceledim. Bazı bölümler 9 yıl bazı bölümler 11 yıl bazı bölümler 10 yıl şeklinde oldu. Yani orada onar yıllık periyotlar olarak değil de iktidar değişimlerine göre iktidarların müzik ve kültür politikalarını analiz ettim.
Zeki Müren Hangi İktidar Tarafından Neden Tutuklandı?
Kitapta çok ince detaylar var. Mesela Zeki Müren’in göz altına alınması. Zeki Müren Milli birlik komitesi tarafından gözaltına alınıyor ve ifadesi alınıyor. Nedeni ise bu dönemdeki repertuarında bulunan parçalarıyla ilgili. Zeki Müren’in gazinoda sahne alırken 1958-59’lu yıllarda Küçük Çiftlik park gazinosunda sahne alırken ve 27 mayısın ayak sesleri de duyulmaya başlamışken 1958’de Plevne marşını söylüyordu. Üstelik bunu sahnede aynı gece bir kere değil iki kere söylüyordu.
Yine aynı dönemde Zeki Müren, gazinoda üst üste 2 gece Gazi Osman Paşa kaftanıyla Plevne marşını söylüyordu arkasına da mehter takımını yerleştiriyordu.
Bir de bir şarkı daha var burası da çok ilginç. Zeki Müren radyoda söylediği “yeşil ördek gibi daldım göllere” türküsünde geçen “ne sen beni unut, ne de ben seni” mısralarıyla Adnan Menderesi hatırlatmaya çalıştığı için dönemin milli birlik komitesince gözaltına alındı ve ifadesine başvuruldu. İfadesinden sonra serbest bırakıldı.
Batı ile Doğu Müziğini Kıyaslamamak Gerekiyor
İstesek de istemesek de kabul etsek de etmesek de Türkiye coğrafi konumu nedeniyle orta doğuya çok yakın bir ülke. Dolayısıyla cumhuriyet dönemiyle başlayan batı müziği referanslı müzik politikalarının ilk iktidar değişiminde Adnan Menderes hükumetinde hemen sonra Türk müziğine kaydığını görüyoruz yani Batı müziğinden Türk müziğine kaydığını görüyoruz.
Benim bu konudaki görüşüp hep şöyle yapıyor ya müzisyenler sürekli bir kıyas durumu var bunu çok anlamsız buluyorum. Çünkü biri elma biri avokado yani çok alakasız armut bile değil yani birisinin ses sistemim farklı aralıklar farklı. Bu ayrım cumhuriyetin ilk yıllarında çokça yapıldı. Yapıldığı için demokrat parti iktidara gelir gelmez halk konser salonları, halk eğitim salonları bir şekilde boşaltıldı ve daha çok Türk müziğiyle gazinolara indi müzik. Müzik bu dönem sadece eğlence aracı oldu.
Oysaki biz Türk müziği konservatuarımızı batı müziği konservatuarıyla paralel dönemde açabilseydik ve 1970’li yıllara kadar beklemeseydik belki bu ayrım bu tartışma bugün bu kadar hararetli bir şekilde olmayacaktı.
En Büyük Sorun Politikaların Uygulanmaması
Hükumet programlarında genel olarak gördüğüm yani bu kitabın özeti nedir diye bana sorarsanız, politika belirleme konusunda bir sıkıntımız yok ama politikaları uygulama konusunda ciddi sıkıntılarımız var diyeceğim. Onun da sebebi Türkiye’nin coğrafi durumunun çok hareketli olması. Sürekli İngiliz yakınlaşması Amerika yakınlaşması, 2.Dünya Savaşı, Soğuk savaş dönemi, Türkiye’de 10 yıla bir darbe yaşanması gibi olaylar nedeniyle ülke yani stabil olamadı. Stabil olmadığı için aldığımız kararları stabil bir şekilde uygulayamadığımızı gördüm ben bu bir.
İkincisi yetişmiş insan gücümüz sorunsalı. İlk fırsatta eserlerini ya da çalışmalarını belki ekonomik şartlar yüzünden belki çalışma şartları yüzünden daha rahat sürdürebildiği için yurtdışına gidiyor. Bu da bizim için bir kayıp yani yetişmiş insan kaynağını biz ülkemizde çok tutamıyoruz. Bunlar Türkiye’de belirlenen kültür – sanat politikalarının tam uygulanmasını önlüyor.
Program Podcast Kaydı: