Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. E. Emre Kanaat, Michael Kuyucu’nun hazırlayıp sunduğu Akademik Bakış programına konuk oldu.
Dr. E. Emre Kanaat, Endüstri 4.0, Internet Of Things (IOT) ve dijital dönüşüm konularında bilgiler verdi. Son dönemde çoğu yerde karşımıza çıkan bu popüler kavramların aslında 10-15 senedir var olduğunu ancak 2013’ten bu yana yükselişe geçtiğini ve gerçek anlamda bu terimleri kullanmaya başladığımızı dile getirdi.
Günümüzde artık herkesin bu kavramlarla iç içe bulunduğunu fakat yeterli bilgi sahibi olmadıklarını belirten Dr. Kanaat, “Endüstri 1.0’ı ilk defa insanın kas gücü yerine makineyi koyan olgu olarak nitelendirebiliriz. Makinelerin elektrik gücü ile çalıştırılması sonucu Endüstri 2.0’ı yarattık. Sonrasında bilgisayarların gelişmesiyle birlikte bu makineleri programlar aracılığıyla yönettik ve adına Endüstri 3.0 dedik. Endüstri 4.0’ı ise akıllı sistemler olarak tanımlıyoruz.” dedi.
Dr. E. Emre Kanaat, Endüstri 4.0’ın gelişim aşamalarını şöyle aktardı:
“Makine parçalarına takılan sensörler sayesinde yapılan gözlemler ile birlikte, internetin gelişimini kullanarak, yapay zekâ ve algoritmalarla desteklediğimiz sistemin sonucunda makinelerin daha iyi kararlar almasını sağladık. Makinelerin çevreden aldıkları verilerle, arkadaki algoritmalara göre karar alıp üretimi çok daha hızlı yaptıkları bir döneme girmiş bulunmaktayız.”
Bu teknolojinin çok yeni olduğunu ancak yavaş yavaş günlük yaşantıya entegre edildiğinin altını çizen Dr. Kanaat, “Akıllı saatlerinizle nabzınızı ölçüyor ya da ne kadar adım attığınıza bakıyorsunuzdur. Belki çocuğunuz varsa okul servisinde yolculuk ederken güvenlik amaçlı takip için kullanıyorsunuzdur. Bir şirkette çalışıyorsanız araç takip sistemleriniz vardır. Gıda işindeyseniz bayilere dağıttığınız dolapların doluluk oranını kontrol etmek istiyor olabilirsiniz. IOT’nin bunlar gibi birçok kullanım alanı vardır.” diye konuştu.
“IOT ALANINDA ÇALIŞAN FİRMALARIN %40’I KURUMSAL, %55’İ İKİ TARAFTA DA FAALİYET GÖSTERİYOR FAKAT KURUMSAL AĞIRLIKLI”
Dr. E. Emre Kanaat, IOT teknolojisinin Türkiye’deki pazar payı hakkında ise şunları söyledi:
“‘Kurumsal taraf’ ve ‘bireylerden oluşan tüketiciler’ olarak bu ticari pazarı, kaba anlamda 2’ye ayırmamız lazım. Tüketiciler tarafındaki pazara baktığımızda insanlar IOT’yi duymuşlar ve bir şeylerin farkındalar fakat detaylı bilgileri yok. Dolayısıyla bu alanda çalışan firmaların işi çok zor. Çünkü pazarı oluşturmak ve farkındalık yaratmak zorundalar. Kurumsal tarafa gelecek olursak eğer; bu taraf biraz daha şanslı. Çünkü bu teknolojiyi büyük operasyonlar için kullanıp maliyetlerini optimize ettiklerinde aradaki kazanç farkını görüyor ve bu alana yatırım yapmak için çok daha heyecanlı oluyorlar. Bu pazarın yaygınlaşması için yapılması gerekenleri ise iki pazar için de ayrı ayrı ele almak lazım. Bireysel pazarda global markalar daha şanslı. Çünkü ürünlerin Ar-Ge çalışmalarına çok yüksek miktarda para harcanıyor ve bu ürün bir kere geliştirildiğinde hızlı bir şekilde tüm dünyaya dağıtılabiliyor. Küçük markalar ise daha spesifik ve küçük alanlara oynayarak başarı sağlayabilirler. ‘Kurumsal Pazar’ ise çok ayrı bir dünya. Her kurumsal müşterinin problemi ayrı. Maalesef burada global bir çözümü her alana uygulayamıyorsunuz. Bu yüzden yerel firmaların daha güçlü olduklarını düşünüyorum. Belki global çözümleri yerel uygulayarak başarılı olabileceklerini öngörüyorum. IOT alanında çalışan firmaların %40’ı sadece kurumsal tarafta çalışıyor, %55’i iki tarafta da faaliyet gösteriyor fakat kurumsal ağırlıklı, bireysel çalışanların oranı ise sadece %5. Bu bile oyunun nerede oynandığını ve nasıl gittiğini gösteriyor.”
Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Kanaat, “IOT teknolojisinin ekonomik anlamdaki durumu nedir?” soru başlığı altında şöyle konuştu:
“Bireysel tarafta küresel firmalar aslan payını alıyor. Kurumsal tarafa geldiğimizdeyse yerel firmaların oldukça yüksek cirolarla çalıştığını görüyoruz. Burada biraz iş modellerine ve arz tarafına bakmak lazım. Firmalar ürünlerini optimize etmeye çalışıyorlar. Genelde birkaç modelin öne çıktığını görüyoruz. Bireysel tarafta çocuk akıllı saatleri, kurumsal tarafta ise araç takip sistemleri öne çıkıyor. Cihazlar işin içine girdiğinde bu iki model ön planda. Bunların dışında hizmet temelli modeller ve lisanslama temelli modeller de var. Bu modeller nispeten geri kalmakla birlikte, yine kullanıcı bazlı olarak bazı uygulamalar mevcut. Ancak ağırlıklı olarak donanım satışı dediğimiz modelin işlediğini görüyoruz. Bu işi ağırlıklı olarak teknoloji firmaları yapıyor ve ne kadar önemli bir atılım olduğunun farkındalar. Zamanında bu bölüme yatırım yaptıkları için şu an işin satış ve pazarlama kısmına yoğunlaşabiliyorlar. Pazarın oturması için tahmini olarak 5-10 yıllık bir süre daha gerekiyor. Yavaş yavaş paralar kazanılmaya başlanıyor ve tüketiciler gerçek anlamda faydayı görüyorlar.”
IOT alanında üretim maliyetinin yüksek olduğuna vurgu yapan Dr. E. Emre Kanaat, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Maliyet yüksek fakat bu işin doğasında var. Çünkü bir teknolojiyi geliştirmek için yatırım yapmanız gerekiyor. İyi bir fikriniz varsa parayı her zaman bulursunuz. Girişiminizi desteklerken sormanız gereken en önemli soru; ürün ve hizmeti üretip pazara arz ettiğinizde onun karşılığı var mı?”
Dijitalleşen dünyada üretimler ile birlikte tüketim tercihlerinin de değiştiğine dikkat çeken Dr. Kanaat, eğitim alanına da değinerek, “Dijital İşletme dersinde; bu teknolojileri kullanarak yaptığımız işe nasıl yansıtabiliriz? Firma olarak müşterimiz de nasıl bir değer yaratabiliriz? soruları kapsamında, farklı tekniklerle o değeri yaratmak üzerine trendleri ve raporları yorumladığımız bir ders yapıyoruz. Farklı yerlerde verdiğim derslerde geleceğin çalışanlarına teknoloji alanından uzak kalmaları durumunda dijital dünyaya ayak uyduramayacaklarını ve yabancı dil bilmezler ise dünyayı takip edemeyeceklerini söylüyorum.” açıklamasında bulundu.